kör topal kedi

kör topal kedi
bir resim seninle konuşuyor bak...

10 Temmuz 2011 Pazar

Ve O Gelir

Ve O Gelir

Kader tek ve mutlak irade olan külli iradeden aldığı emirle başka yerlerde, başka zamanlarda, farklı zihinlerde, farklı vücutlarda, farklı yaşamlarda fakat; aynı gönülde, aynı ülküde, aynı ruhta, aynı ütopik hayallerde ördüğü ağlarını bir araya getirmeye başlar hiç beklenmedik bir yerde hiç beklenmedik bir zamanda “Siyah Bir Gül” tomurcuğunda…

Ve O gelir…

Alanında dünyaca ün yapmış duayen ressamların bile hayallerine giremeyip onları kendinden mahrum bırakan, çizdikleri resimlerin ne kadarda kötü, ne kadar da işe yaramaz sahte sanat yapıtları olduğu gerçeğini yüzlerine vuracak, onları hicabından çizdikleri bol renkli fakat ruhsuz tuvallerine hapsedecek o muhteşem manzara, o öldüren fakat hep gülen çehre, o çizilememiş fakat bir garibin ruhuna işlenmiş tablo yavaş yavaş belirmeye başlar... Güneşin bir yağmur sonrası kapkara bulutların arasından çıkıp havada işe yaramaz, avare, varlığından habersiz dolaşan su zerreciklerini renklendirip, dünyaya rengarenk bir taç takması gibi... Bir bebeğin ilk defa gözlerini açtığında dünyaya, karşısındaki siluetin bir meleğe dönüşmesi gibi... Kanlı bir savaşta zafer kazanmış bir asker kalenin burçlarına yorgun, yaralı fakat gururla bayrağı diker ya aynen öyle de aciz bir kardelen, tohumunun üzerine çullanmış kara kışa, beyaz kara rağmen; beyaz fakat soğuk kanlı bir savaşı kazandığını, varlığını; ilk yaprağını bayrak misali çıkararak gökyüzüne haykırması gibi...

Ve O gelir…

Yazılanlar, çizilenler, söylenenler artık boşa değildir. Bir yetimin evlat edinilmesi gibi artık hepsinin bir sahibi vardır. Yeniden şiirler yazılır. Yeniden şiirler okunur. Orhan Veli’ye yeniden hayran olunur ve İstanbul bir kere daha kıskanılır ondan. Sefai Türk’e sevdalı olduğundan sadece Ayşe’ye şiirler yazar. Atsız geri dönen mektuplar yazar yeşil gözlere. Yeniden şarkılar türküler söylenir. Neşet Ertaş Zahidem’i daha içten okur. Yıldızdoğan sevdiğine “Uzat ellerini güneşi tutak” der hayaller kurar. Cat Stevens ölen sevgilisinin cesedine “Kadınım D'Arbanville, neden bu kadar hareketsiz uyuyorsun? ” diye sorular sorar. Sevilen tüm roman kahramanları canlanır. Delikurt; büyücünün kızı, dünyanın en güzel kızı, peri kızı Gökçen’in gözleriyle yeniden tutuşur. Kahraman korkusuz yüzbaşı Burkay, Açığma-Kün diye zayıf bir kızın lanetine yenilir. Ruh adamlar dirilir. Aşk hikayelerindeki kahramanların ruhları üflenir insanlara ve yeniden bir tiyatro oynamaya başlar çok eskimiş bir sahne olan dünyada. Mecnun arar, Leyla gelmez. Ferhat dağlar deler, Aslı olmaz. Tahir ile Zühre hiç buluşamaz. Romeo dudaklarını günahtan arındırır Jüliet’e yaptığı serenatla...

……….

Fatih YAĞCI 12.11.09 Batman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder